25 Ocak 2012 Çarşamba

Amyotrophic Lateral Sclerosis

Amyotrophic Lateral Sclerosis

      Amyotrophic Lateral Sclerosis (ALS):  Kas zayıflığı ve atrofi ile karakterize, progressif (ilerleyici) bir hastalıktır.  Genellikle 1-5 yıl içinde bütün istemli hareketler, yürüme, konuşma, yutma ve solunum fonksiyonlarında gerilemeler olur ve hasta solunum yetersizliğine bağlı olarak kaybedilir.
    Hastalık duyuları, zeka ve bilişsel fonksiyonları etkilemediği için bilinç bozulmaz. 1936’da bu hastalığa yakalanan meşhur bir beyzbol oyuncusuna atfen Amerika’da bu hastalığa, Lou Gehrig hastalığı da denmektedir.
    Kas zayıflığı ve paralizinin nedeni motor ünite hasarıdır. Özellikle medulla spinalis alfa motor nöronlarında ve bu nöronları ıinnerve eden kortikal motor nöronlarda dejenerasyon ortaya çıkar. ALS’nin esas sebebi bilinmemekle birlikte, küçük bir yüzdesinin genetik faktörlere bağlı olduğu düşünülmektedir. Genetik olarak superoksit dismutaz, SOD (bir anti oksidan) sentezleten gende bir mutasyonun ortaya çıkması ile hücrelerde süperoksit radikali oluşmakta, bu reaktif oksijen metaboliti ise, hücrede toksisite ve geri dönüşümsüz bir hasar oluşturmaktadır.

    Not: Süperoksit radikali O2-, hücrenin oksidatif metabolizması esnasında oluşan, negatif yüklü, toksik bir

REFLEKS

REFLEKS



    Refleks, organizmanın bir uyarana karşı oluşturduğu en hızlı motor cevaptır. Bir refleks arkı: duyu organı, afferent nöron, MSS içinde bir veya çok sayıda sinaps, efferent nöron ve effektör organdan oluşur. Bu arkın herhangi bir noktasında bir kopma meydana gelmesi halinde refleks ortaya çıkmaz. Afferent duyusal sinirler, reseptörden aldıkları uyaranı medulla spinalis arka köklerinden girerek, medulla spinalise taşır. Efferent motor sinirler ise, medulla spinalisin ön boynuzundan çıkar. Buna göre medulla spinalisin arka kökleri duyusal; ön kökleri motor lifler içerir. Buna Bell Magendie yasası denir.
    Refleks oluşumunda, bir uyarana bağlı olarak, duyu organı veya reseptörde bir reseptör potansiyeli meydana gelir. Uyaran, eşik veya eşik üstü şiddete ulaştığında bu reseptör potansiyeli aff. duyu lifinde iletilebilir bir aksiyon potansiyelinine dönüşür. Merkezi sinir sistemine (beyin veya medulla spinalis) giren duyu lifi, merkezde bir efferent motor nöron ile monosinaptik veya polisinaptik bağlantı yapar. Motor sinirde bir aksiyon potansiyeli oluşursa uyarı, iskelet kası, kalp, düz kas gibi effektör organı uyarır. İletilebilen aksiyon potansiyellerinin oluşmasında MSS içinde, sinaptik bağlantılara etki eden fasilitasyon, sumasyon, inhibisyon ve oklüzyonların rolü vardır ve bir motor nöronun uyarılması bu etkilerin cebirsel toplamı ile tayin edilir.


SPİNAL REFLEKSLER
Medulla spinalisde integre edilen refleksler:
1-    Kas tonusunu oluşturur ve yer çekimine karşı ayakta durmayı sağlar.
2-    Tendon reflekslerini ve diğer bazı primitif refleksleri ortaya çıkarır.


MONOSİNAPTİK REFLEKSLER


GERİLME REFLEKSİ (Myotatik Refleks)

NEOKORTEKSİN FONKSİYONLARI

NEOKORTEKSİN FONKSİYONLARI




Fil, balina ve yunus balığı gibi bazı hayvanların  beyni insan beyninden daha büyük olmakla birlikte, beynin vücuda oranı açısından değerlendirildiğinde insan beyni diğer bütün yaratıkların beyninden daha büyüktür. İnsan beynini diğer canlıların beyinlerinden farklı kılan en gelişmiş bölgeler: Frontal Assosiasyon alanı, Parieto-tempora-occipital Assosiasyon alanı (Wernicke alanı) ve Temporal Assosiasyon alanlarıdır.
Bazı türlerde de görülebildiği gibi insan beyninin bir özelliği de bir serebral lateralizasyona sahip olmasıdır.



Baskın Hemisfer (Cerebral Dominance)
İnsanda konuşma, yazma gibi entellektüel fonksiyonlar ve diğer bazı motor fonksiyonlara ait beyin bölgeleri genellikle bir hemisferde daha çok gelişmiştir. Bu hemisfere dominant hemisfer denir ve insanların % 91’inde sol hemisfer dominantdır. Bu kişilerin de %96’sı sağ elini daha rahat ve fonksiyonel bir biçimde kullanır. Buna göre bu kişilerin sağ hemisferleri ise kabaca nondominant sayılabilir. İnsanların %4’ünde ise sağ hemisfer dominantdır. Geri kalan bölümde her iki hemisferde baskınlık açısından bir fark olmayabilir. Ancak son yıllarda solakların %15’inde beklendiği gibi sağ hemisfer; diğer %15’inde her iki hemisfer ve kalan %70’inde ise yine sol hemisferde dominantlık olduğu saptanmıştır.

MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ FONKSİYONLARININ ÜÇ BÜYÜK SEVİYESİ

MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ FONKSİYONLARININ ÜÇ BÜYÜK SEVİYESİ


Medulla Spinalis (spinal kord) Seviyesi:
Spinal kord periferden gelen duyusal sinyalleri beyine, beyinden gelen  motor emirleri vücuda ileten bir istasyon görevi yapar. Ancak servikal seviyelerden yapılan bir spinal kord kesisi ile modellenen spinal hayvanın; 1- yürüme hareketlerine benzer paternler oluşturabildiği 2- fleksiyon ve çapraz ekstensiyon reflekslerini oluşturabildiği 3- vücudun yer çekimine karşı desteklenmesini mümkün kılan ekstansiyon hareketlerini yapabildiği, 4- bazı gastrointestinal refleksler ve lokal kan damarlarının kontrolü ile ilgili reflekslerin ortaya çıkabildiği görülür.




Alt Beyin Seviyesi:
Vücudun bilinç dışı yaptığı aktivitelerin çoğu bulbus, pons, mesensefelon, hipotalamus, serebellum ve bazal ganglionlar gibi subkortikal seviyelerde kontrol edilir. Arterial basıncın şuura yansımayan kontrolü medulla ve ponstadır. Dengenin kontrolü yine serebellumdaki bazı loblarla, bulbus, pons ve mesensefelondaki bazı nöron guruplarının işbirliği ile yapılır.

SİNİR SİSTEMİNİN MOTOR VE İNTEGRATİF(Bütünleştirici) FONKSİYONU

SİNİR SİSTEMİNİN MOTOR VE İNTEGRATİF FONKSİYONU

Genel olarak sinir sistemi kas kontraksiyonu, hızla değişen visseral olaylar, bazı sekresyon fonksiyonları gibi vücudun hızlı aktivitelerini kontrol eder. Buna karşılık endokrin sistem ise vücudun daha uzun süreli, ani değişmeyen metabolik olaylarından sorumludur. Ancak vücudun hemen hemen tüm fonksiyonlarında her ikisinin de rolü vardır.
Filojenetik olarak canlının evrim düzeyi yükseldikçe canlı, içinde yaşadığı ortamı daha iyi tanımak, çevre koşullarına uyum sağlamak amacı ile sinir sistemini geliştirmiş, çeşitli duyu organları ortaya çıkmış ve gelen duyusal uyaranlara tepki verebilecek bir motor sistem oluşmuştur. Evrim düzeyi yükseldikçe merkezi sinir sistemini (MSS) oluşturan medulla spinalis üzerine yeni beyin yapıları eklenmiş ve her yeni beyin kısmı bir alttakini kontrol altına alıp, daha üstün bir nitelik kazanmıştır.
Bazı duyu algılamaları hariç insan beyni en gelişmiş yapıya sahiptir. İnsan beynini diğer canlıların beyninden üstün kılan nitelikler:
1-    Hayal etme gücü, yaratıcılık
2-    Düşünebilme, konuşabilme

3-    Deneyimlerini saklayabilme ve anımsayabilme (bellek gücü)
4-    Olaylar arasında ilişki kurabilme ve olayları birbiri ile karşılaştırabilme
5-    Üstün zekadır.

Üstün Zeka