BEYİN SAPI VE RETİKÜLER FORMASYON
Beyin sapında bulunan bir kısım nöronlar, ‘Formatio Retikularis’i oluşturur. Retiküler formasyonun üst sınırında thalamus, hypothalamus, aşağıda medulla spinalis yer alır. Bu alandaki büyük nöronların fonksiyonları motor; küçük nöronların fonksiyonları duyusaldır.
Formatio Reticularis’in mid-pontil seviyeden itibaren üst bölgesini oluşturan pons ve mesencephelon bölgeleri kolaylaştırıcı (facilitatory) alan adını alır. Bu bölgeden medulla spinalise inen motor lifler, medulla spinalis alfa ve gama motor nöronlarını uyarır (excite eder). Retikuler formasyonun bu bölgesine ‘Retiküler Fasilitatör Alan’ denir. İstirahatte bu bölgeden gelen liflerin taşıdığı küçük voltajlar, uyarılma eşiği düşük bazı alfa ve gama motor nöronlarını (özellikle büyük motor üniteleri) uyararak; bunlara ait kas liflerinin hafif hafif kasılmasını ve dolayısı ile (kas iğcikleri ile beraber) kas tonusunu da sağlar. Korteksden bir hareket emri geldiğinde ise bu alanın deşarjları da artar.
Retiküler formasyonun fasilitatör alanında bulunan küçük duyusal nöronlar ise, kortekse, özellikle de prefrontal alanlara uzanan aksonlar gönderir ve korteksi uyarırlar. Bu lifler, ‘Reticular Activatory System, RAS’ı oluşturur. RAS lifleri kortekse çıkmadan önce talamus’a uğrar. Talamus beynin, o an için gerekli duyulara karşı dikkatini yönlendirir. RAS lifleri, ya talamusda genel (generalize) bir aktivasyon oluşturur ve beyinde genel bir uyanıklık, dikkat hali meydana gelir; ya da talamusun, görme, işitme, somatik duyularla ilgili çekirdeklerine giderek; korteksin belli duyulara karşı dikkatini arttırır. Ayrıca RAS üzerine korteksden gelen motor uyarıların da etkisi vardır. Buna göre motor hareketler beyni canlı ve uyanık tutar (sabah uykumuzun açılması için gerinmemiz gibi). Böylece RAS, çeşitli derecelerde, beynin uyanıklığını, dikkatini (alert
25 Ocak 2012 Çarşamba
Amyotrophic Lateral Sclerosis
Amyotrophic Lateral Sclerosis
Amyotrophic Lateral Sclerosis (ALS): Kas zayıflığı ve atrofi ile karakterize, progressif (ilerleyici) bir hastalıktır. Genellikle 1-5 yıl içinde bütün istemli hareketler, yürüme, konuşma, yutma ve solunum fonksiyonlarında gerilemeler olur ve hasta solunum yetersizliğine bağlı olarak kaybedilir.
Hastalık duyuları, zeka ve bilişsel fonksiyonları etkilemediği için bilinç bozulmaz. 1936’da bu hastalığa yakalanan meşhur bir beyzbol oyuncusuna atfen Amerika’da bu hastalığa, Lou Gehrig hastalığı da denmektedir.
Kas zayıflığı ve paralizinin nedeni motor ünite hasarıdır. Özellikle medulla spinalis alfa motor nöronlarında ve bu nöronları ıinnerve eden kortikal motor nöronlarda dejenerasyon ortaya çıkar. ALS’nin esas sebebi bilinmemekle birlikte, küçük bir yüzdesinin genetik faktörlere bağlı olduğu düşünülmektedir. Genetik olarak superoksit dismutaz, SOD (bir anti oksidan) sentezleten gende bir mutasyonun ortaya çıkması ile hücrelerde süperoksit radikali oluşmakta, bu reaktif oksijen metaboliti ise, hücrede toksisite ve geri dönüşümsüz bir hasar oluşturmaktadır.
Not: Süperoksit radikali O2-, hücrenin oksidatif metabolizması esnasında oluşan, negatif yüklü, toksik bir
Amyotrophic Lateral Sclerosis (ALS): Kas zayıflığı ve atrofi ile karakterize, progressif (ilerleyici) bir hastalıktır. Genellikle 1-5 yıl içinde bütün istemli hareketler, yürüme, konuşma, yutma ve solunum fonksiyonlarında gerilemeler olur ve hasta solunum yetersizliğine bağlı olarak kaybedilir.
Hastalık duyuları, zeka ve bilişsel fonksiyonları etkilemediği için bilinç bozulmaz. 1936’da bu hastalığa yakalanan meşhur bir beyzbol oyuncusuna atfen Amerika’da bu hastalığa, Lou Gehrig hastalığı da denmektedir.
Kas zayıflığı ve paralizinin nedeni motor ünite hasarıdır. Özellikle medulla spinalis alfa motor nöronlarında ve bu nöronları ıinnerve eden kortikal motor nöronlarda dejenerasyon ortaya çıkar. ALS’nin esas sebebi bilinmemekle birlikte, küçük bir yüzdesinin genetik faktörlere bağlı olduğu düşünülmektedir. Genetik olarak superoksit dismutaz, SOD (bir anti oksidan) sentezleten gende bir mutasyonun ortaya çıkması ile hücrelerde süperoksit radikali oluşmakta, bu reaktif oksijen metaboliti ise, hücrede toksisite ve geri dönüşümsüz bir hasar oluşturmaktadır.
Not: Süperoksit radikali O2-, hücrenin oksidatif metabolizması esnasında oluşan, negatif yüklü, toksik bir
REFLEKS
REFLEKS
Refleks, organizmanın bir uyarana karşı oluşturduğu en hızlı motor cevaptır. Bir refleks arkı: duyu organı, afferent nöron, MSS içinde bir veya çok sayıda sinaps, efferent nöron ve effektör organdan oluşur. Bu arkın herhangi bir noktasında bir kopma meydana gelmesi halinde refleks ortaya çıkmaz. Afferent duyusal sinirler, reseptörden aldıkları uyaranı medulla spinalis arka köklerinden girerek, medulla spinalise taşır. Efferent motor sinirler ise, medulla spinalisin ön boynuzundan çıkar. Buna göre medulla spinalisin arka kökleri duyusal; ön kökleri motor lifler içerir. Buna Bell Magendie yasası denir.
Refleks oluşumunda, bir uyarana bağlı olarak, duyu organı veya reseptörde bir reseptör potansiyeli meydana gelir. Uyaran, eşik veya eşik üstü şiddete ulaştığında bu reseptör potansiyeli aff. duyu lifinde iletilebilir bir aksiyon potansiyelinine dönüşür. Merkezi sinir sistemine (beyin veya medulla spinalis) giren duyu lifi, merkezde bir efferent motor nöron ile monosinaptik veya polisinaptik bağlantı yapar. Motor sinirde bir aksiyon potansiyeli oluşursa uyarı, iskelet kası, kalp, düz kas gibi effektör organı uyarır. İletilebilen aksiyon potansiyellerinin oluşmasında MSS içinde, sinaptik bağlantılara etki eden fasilitasyon, sumasyon, inhibisyon ve oklüzyonların rolü vardır ve bir motor nöronun uyarılması bu etkilerin cebirsel toplamı ile tayin edilir.
SPİNAL REFLEKSLER
Medulla spinalisde integre edilen refleksler:
1- Kas tonusunu oluşturur ve yer çekimine karşı ayakta durmayı sağlar.
2- Tendon reflekslerini ve diğer bazı primitif refleksleri ortaya çıkarır.
MONOSİNAPTİK REFLEKSLER
GERİLME REFLEKSİ (Myotatik Refleks)
Refleks, organizmanın bir uyarana karşı oluşturduğu en hızlı motor cevaptır. Bir refleks arkı: duyu organı, afferent nöron, MSS içinde bir veya çok sayıda sinaps, efferent nöron ve effektör organdan oluşur. Bu arkın herhangi bir noktasında bir kopma meydana gelmesi halinde refleks ortaya çıkmaz. Afferent duyusal sinirler, reseptörden aldıkları uyaranı medulla spinalis arka köklerinden girerek, medulla spinalise taşır. Efferent motor sinirler ise, medulla spinalisin ön boynuzundan çıkar. Buna göre medulla spinalisin arka kökleri duyusal; ön kökleri motor lifler içerir. Buna Bell Magendie yasası denir.
Refleks oluşumunda, bir uyarana bağlı olarak, duyu organı veya reseptörde bir reseptör potansiyeli meydana gelir. Uyaran, eşik veya eşik üstü şiddete ulaştığında bu reseptör potansiyeli aff. duyu lifinde iletilebilir bir aksiyon potansiyelinine dönüşür. Merkezi sinir sistemine (beyin veya medulla spinalis) giren duyu lifi, merkezde bir efferent motor nöron ile monosinaptik veya polisinaptik bağlantı yapar. Motor sinirde bir aksiyon potansiyeli oluşursa uyarı, iskelet kası, kalp, düz kas gibi effektör organı uyarır. İletilebilen aksiyon potansiyellerinin oluşmasında MSS içinde, sinaptik bağlantılara etki eden fasilitasyon, sumasyon, inhibisyon ve oklüzyonların rolü vardır ve bir motor nöronun uyarılması bu etkilerin cebirsel toplamı ile tayin edilir.
SPİNAL REFLEKSLER
Medulla spinalisde integre edilen refleksler:
1- Kas tonusunu oluşturur ve yer çekimine karşı ayakta durmayı sağlar.
2- Tendon reflekslerini ve diğer bazı primitif refleksleri ortaya çıkarır.
MONOSİNAPTİK REFLEKSLER
GERİLME REFLEKSİ (Myotatik Refleks)
NEOKORTEKSİN FONKSİYONLARI
NEOKORTEKSİN FONKSİYONLARI
Fil, balina ve yunus balığı gibi bazı hayvanların beyni insan beyninden daha büyük olmakla birlikte, beynin vücuda oranı açısından değerlendirildiğinde insan beyni diğer bütün yaratıkların beyninden daha büyüktür. İnsan beynini diğer canlıların beyinlerinden farklı kılan en gelişmiş bölgeler: Frontal Assosiasyon alanı, Parieto-tempora-occipital Assosiasyon alanı (Wernicke alanı) ve Temporal Assosiasyon alanlarıdır.
Bazı türlerde de görülebildiği gibi insan beyninin bir özelliği de bir serebral lateralizasyona sahip olmasıdır.
Baskın Hemisfer (Cerebral Dominance)
İnsanda konuşma, yazma gibi entellektüel fonksiyonlar ve diğer bazı motor fonksiyonlara ait beyin bölgeleri genellikle bir hemisferde daha çok gelişmiştir. Bu hemisfere dominant hemisfer denir ve insanların % 91’inde sol hemisfer dominantdır. Bu kişilerin de %96’sı sağ elini daha rahat ve fonksiyonel bir biçimde kullanır. Buna göre bu kişilerin sağ hemisferleri ise kabaca nondominant sayılabilir. İnsanların %4’ünde ise sağ hemisfer dominantdır. Geri kalan bölümde her iki hemisferde baskınlık açısından bir fark olmayabilir. Ancak son yıllarda solakların %15’inde beklendiği gibi sağ hemisfer; diğer %15’inde her iki hemisfer ve kalan %70’inde ise yine sol hemisferde dominantlık olduğu saptanmıştır.
Fil, balina ve yunus balığı gibi bazı hayvanların beyni insan beyninden daha büyük olmakla birlikte, beynin vücuda oranı açısından değerlendirildiğinde insan beyni diğer bütün yaratıkların beyninden daha büyüktür. İnsan beynini diğer canlıların beyinlerinden farklı kılan en gelişmiş bölgeler: Frontal Assosiasyon alanı, Parieto-tempora-occipital Assosiasyon alanı (Wernicke alanı) ve Temporal Assosiasyon alanlarıdır.
Bazı türlerde de görülebildiği gibi insan beyninin bir özelliği de bir serebral lateralizasyona sahip olmasıdır.
Baskın Hemisfer (Cerebral Dominance)
İnsanda konuşma, yazma gibi entellektüel fonksiyonlar ve diğer bazı motor fonksiyonlara ait beyin bölgeleri genellikle bir hemisferde daha çok gelişmiştir. Bu hemisfere dominant hemisfer denir ve insanların % 91’inde sol hemisfer dominantdır. Bu kişilerin de %96’sı sağ elini daha rahat ve fonksiyonel bir biçimde kullanır. Buna göre bu kişilerin sağ hemisferleri ise kabaca nondominant sayılabilir. İnsanların %4’ünde ise sağ hemisfer dominantdır. Geri kalan bölümde her iki hemisferde baskınlık açısından bir fark olmayabilir. Ancak son yıllarda solakların %15’inde beklendiği gibi sağ hemisfer; diğer %15’inde her iki hemisfer ve kalan %70’inde ise yine sol hemisferde dominantlık olduğu saptanmıştır.
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ FONKSİYONLARININ ÜÇ BÜYÜK SEVİYESİ
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ FONKSİYONLARININ ÜÇ BÜYÜK SEVİYESİ
Medulla Spinalis (spinal kord) Seviyesi:
Spinal kord periferden gelen duyusal sinyalleri beyine, beyinden gelen motor emirleri vücuda ileten bir istasyon görevi yapar. Ancak servikal seviyelerden yapılan bir spinal kord kesisi ile modellenen spinal hayvanın; 1- yürüme hareketlerine benzer paternler oluşturabildiği 2- fleksiyon ve çapraz ekstensiyon reflekslerini oluşturabildiği 3- vücudun yer çekimine karşı desteklenmesini mümkün kılan ekstansiyon hareketlerini yapabildiği, 4- bazı gastrointestinal refleksler ve lokal kan damarlarının kontrolü ile ilgili reflekslerin ortaya çıkabildiği görülür.
Alt Beyin Seviyesi:
Vücudun bilinç dışı yaptığı aktivitelerin çoğu bulbus, pons, mesensefelon, hipotalamus, serebellum ve bazal ganglionlar gibi subkortikal seviyelerde kontrol edilir. Arterial basıncın şuura yansımayan kontrolü medulla ve ponstadır. Dengenin kontrolü yine serebellumdaki bazı loblarla, bulbus, pons ve mesensefelondaki bazı nöron guruplarının işbirliği ile yapılır.
Medulla Spinalis (spinal kord) Seviyesi:
Spinal kord periferden gelen duyusal sinyalleri beyine, beyinden gelen motor emirleri vücuda ileten bir istasyon görevi yapar. Ancak servikal seviyelerden yapılan bir spinal kord kesisi ile modellenen spinal hayvanın; 1- yürüme hareketlerine benzer paternler oluşturabildiği 2- fleksiyon ve çapraz ekstensiyon reflekslerini oluşturabildiği 3- vücudun yer çekimine karşı desteklenmesini mümkün kılan ekstansiyon hareketlerini yapabildiği, 4- bazı gastrointestinal refleksler ve lokal kan damarlarının kontrolü ile ilgili reflekslerin ortaya çıkabildiği görülür.
Alt Beyin Seviyesi:
Vücudun bilinç dışı yaptığı aktivitelerin çoğu bulbus, pons, mesensefelon, hipotalamus, serebellum ve bazal ganglionlar gibi subkortikal seviyelerde kontrol edilir. Arterial basıncın şuura yansımayan kontrolü medulla ve ponstadır. Dengenin kontrolü yine serebellumdaki bazı loblarla, bulbus, pons ve mesensefelondaki bazı nöron guruplarının işbirliği ile yapılır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)