25 Ocak 2012 Çarşamba

SİNİR LİFİ TİPLERİ

   
SİNİR LİFİ TİPLERİ

Erlanger ve Gasser adlı araştırıcılar, sinir liflerini myelinli, myelinsiz kalın ve ince oluşlarına göre tiplere ayırmışlardır. Çapı ve myelin kılıfı en kalın sinirler en hızlı impuls ileten sinirlerdir. Organizmada bazı sinirlerin ince ve yavaş; diğerlerinin kalın ve hızlı ileten lif olmasının bir mantığı vardır. Vücudun en hızlı aktivite gösteren iskelet kaslarının motor uyarıları ve bu kaslara ait proprioseptif duyuları (kas eklem ve tendonlara ait o anki bilgileri merkezi sinir sistemine taşıyan duyular) en hızlı ileten A alfa gurubu liflerle taşınırken; hafif dokunma, kaşınma, gıdıklanma, seks duyuları gibi organizma için hayati bir önemi olmayan duyular en yavaş ileten C tipi lifler ile taşınır. Buna göre sinir lifleri en kalın çaplı ve en kalın myelinli sinirlerden başlayarak, en ince ve myelinsiz liflere kadar A, B,C diye guruplara ayrılır. Ayrıca A gurubu da alfa, beta, gama ve delta alt guruplarına ayrılır. A ve B tipi lifler myelinli, C tipi ince ve myelinsizdir. En hızlı ileten A alfa gurubunda ortalama lif çapı 12-20 mikron ve ileti hızı ortalama 100 m/s iken; en yavaş C tipi liflerin çapı ortalama 0.5 mikron ve ileti hızları; 0.5 m/s dir. Basit bir derecelendirme yapılırsa:
A gurubu: (Kalın çaplı , myelinli)
A alfa   (Aα): İskelet kası motor sinirleri, proprioseptif lifler

AKSİYON POTANSİYELLERİ


AKSİYON POTANSİYELLERİ
    Uyarılma (excitation)
    Uyarılabilen bir hücre (veya doku), fiziksel, kimyasal veya elektriksel bir uyaran ile depolarize edilebilir. Bunun için uyaran şiddetinin hücreye yeteri kadar pozitif yüklü iyon geçişine yol açması gerekir. Hücre içine (+) yük girişiyle, membran potansiyeli ateşleme seviyesine kadar (-50; -60mV) değiştirilebilirse, Na+’un bütün voltaja bağlı kanalları açılacağından; Na+, hızla hücre içine akar ve bir aksiyon potansiyeli başlar. Eğer verilen uyarı, eşik altı değerde ise ve membran potansiyelini ateşleme seviyesine çıkaracak pozitif yükün hücreye girişini sağlayamadı ise, istirahat membran potansiyeli hafifçe pozitif yönde değişir, örneğin -70 iken, -68 olur, ancak depolarizasyon yönündeki bu küçük potansiyel değişiklik bir aksiyon potansiyeline yol açamaz. O bölgede lokal, iletilemeyen bir potansiyel değişikliği söz konusu olur. Buna da bulunduğu bölgeye göre: elektrotonik potansiyel, jeneratör potansiyeli, sinaptik potansiyel gibi adlar verilir. Katod ışınlı osiloskopta (CRO) bu potansiyel değişiklik, spike potansiyeli olan bir aksiyon potansiyeli gibi değil; giderek sönen exponansiyel bir eğri çizer. Bu eğrinin amplitütü, uyaran şiddeti ile orantılıdır. Eşik altı uyaran şiddeti ne kadar yükselirse, amplitüt de o kadar yükselir. Ancak uyaran şiddeti eşik uyarana ulaşınca artık bir aksiyon potansiyeli meydana gelir. Buna göre, aksiyon potansiyelinin uyarılma eşiği var, lokal potansiyelin uyarılma eşiği yoktur.

    Uyarılabilen bir hücre eşik ve eşiküstü bir uyarana tek tip bir aksiyon potansiyeli ile yanıt verir. Eşik altı

PERİFERİK SİNİRLERDE İLETİ ÖZELLİKLERİ

PERİFERİK SİNİRLERDE İLETİ ÖZELLİKLERİ      
                                                                                             

Sinir hücreleri (neuron’lar)
MSS’de yaklaşık 100 milyar kadar sinir hücresi (neuron) ve bunların 30 veya 50 katı kadar glial hücre bulunduğu var sayılmaktadır. Nöronlar uyarı doğurma ve iletme özelliğine sahip olup, sinir sisteminin tanımlanan esas fonksiyonunu yerine getirirler. Glial hücreler ise nöronal fonksiyona gerekli koşulları hazırlar ve ara dokuyu oluşturur. Glial hücrelerin genel olarak; mikroglia, oligodendrogliositler, ve astrositler gibi çeşitleri vardır. Mikroglialar fagositozdan sorumludur. MSS’de oluşan zararlı ve artık maddeleri ortadan kaldırırlar. Oligodendrogliositler, MSS içindeki aksonlar etrafında myelin kılıfı oluşturur. Astrositler ise, yine myelin kılıf yapısına katkıda bulunmakla birlikte, özellikle pseudopodları (yalancı ayak) ile beyin damarlarının endotel hücrelerinin etrafını sararak, kan-beyin bariyerinin geçirimsiz yapısını oluşturur. Astrositlerin aynı zamanda ekstrasellüler iyon konsantrasyonlarının dengelenmesinde, aşırı uyarılmaya bağlı artmış K+ iyonlarının ortamdan uzaklaştırılmasında ve bazı nörotransmitterlerin örn. glutamatın metabolizmasında da rol oynadığı bilinmektedir.
Merkezi sinir sisteminde (MSS) büyüklük ve şekil bakımından farklı pek çok nöron çeşidi olmakla birlikte; çoğunun yapısal elemanları ve fonksiyonları birbirine benzer.

SİNİRLERİN UYARILMASI VE İMPULS İLETİMİ

SİNİRLERİN UYARILMASI VE İMPULS İLETİMİ


    Sinir ve kas gibi uyarılabilen (excitable) dokuların istirahatten (dinlenim durumundan), uyarılmış hale geçmesi aksiyon potansiyelleri ile gerçekleşir. Aksiyon potansiyeli, bir hücre zarının, fiziksel, kimyasal veya elektriksel bir uyaran ile uyarılması ve zarın iki tarafındaki iyon dağılımının değişmesi ile bu uyarının akson boyunca iletilmesidir.    



    İstirahatte vücudumuzun bütün hücrelerinde hücre zarının iç ve dış yüzü arasında bir elektriksel potansiyel farkı vardır, yani hücre zarı polarize  haldedir. Bu elektriksel potansiyel, anyon ve katyonların hücre içi ve dışında farklı konsantrasyonlarda dağılımı ile ortaya çıkar.
Eğer bir mikroelektrot hücre içine daldırılır, diğer bir elektrot ise ekstrasellüler ortamda tutulur ve aradaki potansiyel fark ölçülürse, istirahatte voltmetrede, hücre içinin dışa nazaran negatif bir voltaj taşıdığı görülür. Ölçüm hücre dışından yapılırsa, içe nazaran pozitif bir voltaj okunacaktır. İstirahat membran potansiyeli genel olarak; -10 ila -100mV arasında değişir. Salgı bezleri, eritrositler gibi uyarılamayan hücrelerde düşük (-10; -20mV gibi); sinir hücrelerinde; -70, -90 mV; iskelet kasında -90 mV; kalbin uyarı doğuran hücrelerinde ve düz kaslarda; -60, -65 mV gibi daha yüksek değerlerdedir.

REFLÜ

Reflü Hastalığında Tanı Yöntemleri
•    Yakınmaların varlığı / deneme tedavisi
•    Baryumlu üst sindirim sistemi radyolojisi (ilaçlı mide filmi diye bilinir)
•    Üst sindirim sistemi endoskopisi ve biyopsi (parça alınarak patolojide incelenmesi)
•    24 saat boyunca yemek borusuna kaçan asidin ölçülmesi (pH-metri)
•    Yemek borusu kasılmalarının değerlendirilmesi (manometri)
•    Sintigrafi (sadece çocuklarda ve kısıtlı yarar sağlar, erişkinlerde kullanılmıyor)
•    Yemek borusuna asit verilerek yanma oluşup oluşmadığının testi


Gastroskopi
Baryumlu Grafi
Mide Boşalım Sintigrafisi
PH metre: PH metre, hastanın yutma borusunun içine incecik bir kateter yerleştirip yutma borusunun alt ucuna kaçan asit miktarını 24 saat boyunca sürekli ölçme esasına dayanan bir yöntemdir. Bu sayede elektronik olarak o kişide 24 saat içinde kaç kere asit reflü olduğu, bunun her seferinde kaç dakika sürdüğü ve en önemlisi hastanın reflü şikayeti anında bunun gerçekten reflüden kaynaklanıp kaynaklanmadığı net ve kesin olarak ortaya konulur. Yani hastanın şikayetleri matematiksel kriterlere dayandırılmış olur ve bu test sayesinde, şikayetleri çok tipik olmayan hastalara da doğru tanı koyabilmemiz olasıdır.
Hasta yatar uyur pozisyondayken,göğeüs ağrısı olunca ve yemek zamanında ilgili butonlara basar.
NASIL YAPILIR?
Bu işlem hasta uyutulmadan yapılmaktadır, çünkü hastanın bilinçli biçimde bize yardımcı olması